Enes KILIÇ
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi, ‘Kentsel Dönüşüm Çalıştay’ı düzenledi.
Bursa Akademik Odalar Birliği (BAOB) Yerleşkesi'nde düzenlenen çalıştaya Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Bursa Vali Yardımcısı Salih Altun,Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, Kestel Belediye Başkanı Ferhat Erol, Bursa Büyükşehir Belediyesi Kentsel Dönüşüm Daire Başkanı Tahir Yılmaz Eli, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdür Yardımcısı Abdullah Beyaz, TMMOB İMO Başkanı Serdar Atilla Erdem, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof.Dr Mehmet Nuray Aydınoğlu, İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Fakültesi Başkanı Prof. Dr. Alper İlki, Bursa Uludağ Üniversitesi Mimarlık Bölümü Öğretim Görevlisi Doç Dr. Miray Gür ve üyeler katıldı.
Açılış konuşmasını gerçekleştirerek, barınma ihtiyacının insanoğlunun en temel ihtiyaçlarından biri olduğuna değinen İMO Bursa Şube Başkanı Atilla Erdem, 1970'li yıllardan itibaren başlayan köyden kente göçler sonrasında plansız yerleşmenin, depreme dayanıksız yapı stokları oluşturduğunu dile getirdi.
SORUN PLANLAMANIN DOĞRU YAPILMAMASI
Tarihsel olarak büyük depremler yaşamış bir coğrafyada yer alan Türkiye’de deprem riskinin her zaman var olacağını kaydeden Başkan Erdem, “Her büyük depremin ardından olduğu gibi, büyük acılar yaşadığımız 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremi şehirlerimizin ne kadar hazırlıksız olduğunu, afet öncesi ve sonrası alınan önlemlerin yetersiz olduğunu bizlere bir kez daha göstermiştir. Burada sorun, bir doğa olayı olan depremde değildir. Sorun, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da olacak olan deprem ve diğer doğa olaylarından, ülkemizi ve kentlerimizi koruyacak yeterli çalışmaların ve planlamaların yapılamamış olmasındadır. Yaklaşık 25 milyon yapının bulunduğu ülkemizde, bu yapıların önemli bir kısmının ilk büyük depremde göçme ya da hasar görme riski taşıdığı artık bilinen bir gerçektir. Son derece önemli ve acil adımlar atılması gereken kentsel dönüşüm çalışmaları için ilk yasal mevzuat 16.05.2012 tarihinde ancak yürürlüğe konabilmiştir. 6306 Sayılı afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkında kanun eksiklikleri olsa da önemli bir adım olmuştur. Ancak geçmiş yıllarda çıkartılan “imar afları” ile birlikte son çıkartılan İmar Barışı Yasasının kentsel dönüşüme çok olumsuz etkileri olmuştur. 18.05.2018 tarihinde yürürlüğe giren ve 09.06.2018 tarihinde başvuruları başlayan “İmar Barışı” süreci ise kentlerimizde ve doğal alanlarımızda istenmeyen görüntülere neden olan kaçak yapılaşmaları devlet güvencesiyle buluşturan yeni bir dönemi başlatmıştır.” dedi.
“SÜRDÜRÜLEBİLİR YAKLAŞIMLAR GELİŞTİRMEK ZORUNDAYIZ”
Her yıl göç alan Bursa’nın günümüzde daha büyük risk taşıdığını belirten Başkan Erdem, “İnşaat Mühendisleri Odası olarak, kentsel dönüşüm sürecinde mühendislik bilgisi ve deneyimini her aşamada etkin bir şekilde kullanmayı, bu süreçlerin bilimsel temele dayandırılmasını savunduk. Bundan sonra da bu çerçevedeki düşüncelerimizi dile getirmeye devam edeceğiz. Sağlam, güvenli ve depreme dayanıklı yapılar inşa etmek hem mühendislik mesleğinin sorumluluğudur hem de toplumun en temel hakkıdır. Sağlıklı bir kent, yalnızca güvenli yapılarla değil, aynı zamanda sağlıklı bir çevreyle de mümkündür. Bursa’da uygulamaya konulacak kentsel dönüşüm projelerinde çevre dostu, sürdürülebilir yaklaşımlar geliştirmek zorundayız. Hem yeşil alanların artırılması hem de ekosisteme zarar vermeyen, çevre dostu malzemelerle inşa edilen yapılar bu anlamda büyük önem taşımaktadır. Bütün bunları planlarken elbette ki tarım alanlarımızın korunması da ülkemiz ve kentimizin geleceği açısından son derece önem arz etmektedir.” diye konuştu.
“EKOLOJİK DENGELERE ÖZEN GÖSTERİLMELİ”
Bursa’daki kentsel dönüşüm sürecinde, 1/100.000’lik Çevre Düzeni Planının çok önemli bir rolü olduğunu dile getiren Başkan Erdem, “Bu plan, şehrin tüm kaynaklarının etkin kullanımını sağlayarak, büyüme ve gelişme sürecinde çevresel dengelerin korunmasını hedeflenmelidir. Bursa’nın geleceği, yalnızca ekonomik ve altyapı yatırımlarına değil, aynı zamanda ekolojik dengelere de özen gösterilerek şekillendirilmelidir. Bugün burada, Bursa’nın geleceğini konuşacağımız bu çalıştayda, kent dinamiklerinin tamamının ortak akıl ile hareket etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Kentsel Dönüşüm Stratejisi oluşturulmalıdır. Kentsel dönüşüm sadece yerel yönetimler ile değil aynı zamanda ilgili tüm kamu kurumları, üniversiteler ve akademik odaların aynı masada buluştuğu, konunun finansal, sosyolojik ve hukuki boyutları ele alınarak, halkımızla birlikte katkı sağlanacağı bir süreç olmalıdır.” ifadelerini kullandı.
Artık cam binalardan uzak durulması gerektiğine işaret eden Başkan Bozbey, “Avrupa da dünya da cam binalardan uzaklaşmaya başladı. İklim değişikliğine, havanın ısınmasını sağlayan yapılar olarak dikkate alınıyor. Yeşil bir kentin oluşması için biyolojik çeşitliliğin sürdürülebilirliği sağlamak için, tarım alanlarının korunması için, konut ihtiyaçlarını da değerlendirerek tamamen kentin geleceğini belirlemek amacıyla bütünsel çerçevede bakıp değerlendirmeliyiz. Hem 1/100.000’lik, hem kentsel dönüşüm, hem yeşil çevre ile ilgili çalışmalarda bakanlık yetkililerimizin de içinde olacağı bütün bir sürecin yaşanması lazım.” ifadelerini kullandı.
İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, önemli bir gündemi değerlendirdiklerini belirterek her bölgede şehirleşme adına yapılması gereken işler olduğunu kaydetti. Başkan Taban, İnegöl’de kentsel dönüşüm stratejisini hazırladıklarını ifade ederek, “Sorumluluğumuzun farkındayız. Verilecek her katkı çok değerli, özellikle akademik anlamda hocalarımızın vereceği destekler bizler için de önemli ve kıymetli olacaktır.” dedi.
Kentsel dönüşümün Türkiye’nin gündeminde olduğunu belirten Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz ise, Yıldırım’ın Bursa’nın en yoğun ilçesi olduğunu ve göçlerle şekillenen ‘yeni Yıldırım’ bölgesini yeniden planlama üzere birçok çalışma gerçekleştirdiklerini belirtti.
Çalıştayın onur konuğu olan Prof. Dr. Mehmet Nuray Aydınoğlu da,"Sanayideki gelişme, büyük şehircilik problemleri oluşturdu. Kentsel dönüşüm dediğimiz şey, deprem riskinin azaltılmasının bir başka ifadesi. 25 yılı aşkın bir süredir bu konuyla yoğun şekilde ilgileniyoruz." diyerek değerlendirmelerde bulundu.