Tarafsız haber için doğru adrestesiniz. Haber, Haberler, güncel haberler, internet haber,son dakika haberleri, ogaste.com farkıyla takip edin. En son haberlere bizimle ulaşın.
Yasal Uyarı: Sitemizdeki tüm yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden kullanılması kesinlikle yasaktır. -
Copyright© 2006-2024 Tüm hakları saklıdır.
HABER YAZILIMI ve
TURKTICARET.NET projesidir
Ağıralioğlu'ndan siyasi grup başkanlıklarına öneri…
Anahtar Parti (A Parti) Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, bugün TBMM Genel Kurulu gündemine alınacak olan İklim Kanunu Tasarısı’na ilişkin görüş ve önerilerini TBMM'de grubu bulunan Ak Parti, CHP, MHP, İYİ Parti, Yeni Yol grup başkanlıklarına bir mektup yazarak paylaştı.
İŞTE A PARTİ’NİN İKLİM KANUNU TASARISI’NA İLİŞKİN GÖRÜŞ VE ÖNERİLERİ
“20 Şubat 2025 tarihinde TBMM Başkanlığı'na sunulan ve 8 Nisan 2025 tarihinde Genel Kurul gündemine alınması planlanan "İklim Kanunu Tasarısı", kamuoyunda yeterli düzeyde tartışılmadan ve ilgili sivil toplum kuruluşları ile meslek örgütlerinin katılımı sağlanmadan hazırlanmış olup; gerek içeriğinde yer alan muğlak düzenlemeler, gerekse öngördüğü yapısal dönüşüm nedeniyle ciddi toplumsal, ekonomik ve stratejik riskler barındırmaktadır.
Söz konusu yasa tasarısı, özellikle tarım ve hayvancılık sektörünü doğrudan etkileyecek şekilde kurgulanmış; metan gazı salımı gerekçesiyle hayvancılığı sınırlandıracak düzenlemelere yer verilmiştir. Bu yaklaşım, hali hazırda ekonomik zorluk yaşayan üreticilerimizi daha da zorlayacak; yerli üretimin küçülmesine, kırsal nüfusun ekonomik olarak daha da kırılgan hale gelmesine neden olacaktır. Ayrıca tasarıda öngörülen "sertifikalı ürün" uygulaması, çiftçilerin üretim tercihlerine müdahale niteliği taşıyacak; kanun teklifinde yer alan "iklim değişikliğine dirençli ürünlerin yetiştirilmesi" ifadesi, büyük ölçekli tarım şirketlerini teşvik eden bir yaklaşıma işaret etmektedir. Bu yaklaşım, küçük üreticilerin tarımsal faaliyetlerini sürdürebilmesini zorlaştıracak; geleneksel, yerel ve sürdürülebilir üretim biçimlerinin tasfiyesine neden olacaktır. Sonuç olarak, ülke tarımı büyük işletmelerin tekeline açık hale gelecektir.
Enerji, sanayi ve ulaşım gibi stratejik öneme sahip sektörlere getirilen emisyon azaltımı yükümlülükleri, üretim kapasitemizi sınırlama riski doğurmaktadır. Bunun yanında, Türkiye'nin küresel karbon piyasalarına entegre edilmesi; stratejik ürünlerin üretim maliyetlerinin ve arz miktarlarının uluslararası aktörlerin yönlendirmesine açık hale gelmesi anlamına gelmektedir. Bu durum, ekonomik ve ticari egemenliğimiz açısından son derece sakıncalıdır.
Tasarının sosyal etkileri de göz ardı edilmiştir. Özellikle kırsal bölgelerde yaşayan vatandaşlarımız açısından günlük yaşımına doğrudan olumsuz etkiler oluşturabilecek hükümler içermektedir. Ulaşım hakkını olumsuz etkileyecek hükümler, elektrikli araç geçiş sürecine ilişkin yeterli altyapı kurulmadan getirilecek zorunluluklar, enerjiye erişim ve yakıt kullanımıyla ilgili olası sınırlamalar gibi düzenlemeler, doğrudan mağduriyet doğurabilecek niteliktedir.
Bu çerçevede, aşağıdaki hususların dikkate alınmasını saygıyla arz ederim:
1. Tasarının geri çekilerek, yeniden ve geniş katılımla hazırlanması,
2. Yerli üretici, çiftçi ve sanayicinin görüşlerinin alınması,
3. Türkiye'nin ekonomik bağımsızlığı, enerji güvenliği ve sosyal dengeleriyle uyumlu, milli çıkarlarımızı esas alan bir iklim politikası çerçevesinin oluşturulması.
İklim değişikliği ile mücadele ulusal bir zorunluluktur. Ancak bu mücadele, dış dayatmalarla değil; Türkiye Cumhuriyeti'nin kendi toplumsal, ekonomik ve stratejik öncelikleri doğrultusunda, tam egemenlik ilkesi temelinde yürütülmelidir.
Gereğini bilgilerinize ve takdirlerinize arz ederim.”
En Çok Okunan Haberler