Tarafsız haber için doğru adrestesiniz. Haber, Haberler, güncel haberler, internet haber,son dakika haberleri, ogaste.com farkıyla takip edin. En son haberlere bizimle ulaşın.
Yasal Uyarı: Sitemizdeki tüm yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden kullanılması kesinlikle yasaktır. -
Copyright© 2006-2024 Tüm hakları saklıdır.
HABER YAZILIMI ve
TURKTICARET.NET projesidir
Necati Kartal
İktidarın yeni stratejisi üzerine bir öngörü: Ne Yapacaklar?
Geçmiş aylarda “İktidarın Dört Ayaklı Yeni Statejisi”ni ve “CHP Cendere Altında”yı yazmıştım.
Bu iki öngörü tuttu. Gelişmeler tahmin ettiğim ve yazdığım biçimde gelişti.
...
Şimdi gerek duyumlarım, gerek sosyal medyaya küçük küçük yansımalardan ve olası durum tahlili yaparak, iktidarın geliştireceği strateji için yeni bir öngörü paylaşmak istiyorum.
...
Bahçeli’nin önerisiyle başlayan DEM’in CHP’den koparılarak, Erdoğan’ın bir kez daha CB adayı olması ve güçlü oy alması muhtemel adayları tasfiye girişimi üzerine kurulu bulunan strateji, İmamoğlu’nun tutuklanması üzerine iflas etmiş gözüküyor.
Bu kanıya nereden vardım. Sırsıyla açayım.
BİRİNCİSİ; Erdoğan’ın kutuplaşma ve tabanı konsolide etme stratejisi, her seçim öncesi tutan bir modeldi.
Bunu da iki yolla yapıyordu:
Rakipler ve destekleyen medyalar üzerinde baskı, korku ve yıldırma operasyonları; Rakibi terörle ve dış güçlerle ilişkilendirme söylemi,
Ne var ki, DEM-İmralı-Kandil görüşmelerinin başlaması ve yeni model çözüm süreci çalışmaları, Muhalefeti terör ile ilişkilendirip, toplumu etkileme modelini iflas ettirdi.
Keza İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla başlayan toplumsal tepki, hem toplumdaki korku duvarlarının yıkılmasını sağlaması hem de CHP’nin kutuplaştırma modelini öğrenmesi ve hatta bunu daha iyi kullanmaya başlamasıyla, neredeyse tüm muhalif kesimleri konsolide etti. Tersi olarak, iktidar bu alandan gerilemeye başladı.
Yeni strateji aramanın birinci nedeni budur.
...
İKİNCİSİ; Olası konjonktürde Bahçeli’nin rahatsızlanıp, aktif yönlendiricilikten uzaklaşması ve Erdoğan’ın iktidar yanlısı olmak üzere yayınlanan tüm anketlerde, kazanma şansının kalmamış olması, strateji değiştirme arayışının ikinci büyük etmenidir.
...
ÜÇÜNCÜSÜ; Ekonomik programın beklenen başarıyı vermemesi bir yana, yüksek derecede yoksullaşma ve dünyadan yatırım, para ve kaynak gelmemesi, olası bir seçimde, ideolojik angajmanın dışındaki başta emekli ve ücretli kesimden yaşanacak oy kaybı, strateji değiştirmede üçüncü etkendir.
DÖRDÜNCÜSÜ; DEM-İmralı-Kandil ile yürütülen yeni açılım sürecinde, Kürtler lehine somut kazanımların ifade edilmemesi, bu açılımın demokrasinin gelişmesine evrilemeyeceğini gösterdi ve bundan dolayı, DEM partinin tabanının büyük oranda iktidar blokuna, oy vermeyeceğini açığa çıkardı.
Siyasal pragmatik olanlar dışında, DEM tabanın motivasyonu iktidar blokuna karşı olmaktan gelmektedir.
Bu durum strateji değiştirmenin dördüncü etmenini oluşturmaktadır.
...
BEŞİNCİSİ; Gelişmelere etki eden bir önemli neden de ortadoğu’daki dış konjonktürdür. Başta Gazze ve Suriye olmak üzere, İktidarın kendi tabanına yönelik yarattığı ‘sanal zafer’ler, İsrail’in Gazze operasyonu, Suriye’de kurulan yeni yönetim modeli, Doğu Akdeniz itifakına Türkiye’nin alınmaması gibi gelişmeler bu sanal zafer söylemini boşa çıkarmış gözüküyor. Dolayısıyla, seçim döneminde bu alanda yükselecek ‘Ümmetin Lideri’ stratejisinde istenilen sonucu vermeyeceği gözüküyor.
...
ALTINCISI; Mevcut uygulanan politikada sertleşmenin ve CHP’yi parçalama gayretlerinin bir nedeni de Avrupa ve Amerika’da dış konjonktürün elverişli olduğu hesabının yapılmasıydı.
Geçmişte, Selahaddin Demirtaş’ın, Ümit Özdağ’ın tutuklanması, Ahmet Türk başta olmak üzere kayyum ve tutuklamalarına karşı dünyadan cılız, tepkiler, cılız baskılar gelmekteydi.
Çünkü Başta Avrupa olmak üzere, birini aşırı milliyetçi-ırkçı, diğerini ayrılıkçı özellikleri üzerinden değerlendirip, daha cılız tepkiler geliyordu.
Oysa bu konjonktürel yapı İmamoğlu ve CHP sözkonusu olunca tamamen farklı tepkiler verir.
Çünkü Avrupa Demokrasisinin varlığı ve ikinci dünya savaşı sonrası Avrupa ekonomisinin kalkınmışlığının ama mihenk taşlarının en önemlisidir, sosyal demokrasi.
Dolayısıyla, yönetimler hafif görmemezlik yapsa da, Avrupa kamuoyu sosyal demokrat bir partiye yönelik bir operasyonu sindirmeyeceği aşikardır. Bu durum Zamanla Avrupa dışında Amerika ve demokratik siyasal model ile yönetilen Uzak doğu ülkelerinden de gelecektir.
İktidar bunu yeni yeni görmeye başladı.
...
Yukarıda saydığım etmenler, Erdoğan’ın üçüncü kez aday olması için yapılacak bir anayasa değişikliği ve sandığın kurulmasında zafer kazanılacağının pek mümkün olmayacağını göstermektedir.
YENİ STRATEJİ: SEÇİMSİZ MODEL
Ben çözüm olarak yeni bir modelin hazırlanmakta olduğu kanaatindeyim.
Şöyle ki;
Seçim sandığı kurmak yerine, anayasayı değiştirerek, CB’nin mevcut parlamentodan 400 milletvekilleri oyuyla seçilebileceği, buna karşı taviz olarak da kayyum atamasının olamayacağına dair anayasal güvenceye verileceği ve anayasal vatandaşlık kavramının getirileceği, siyasileri de içine alan geniş bir af yasası çıkarılacağı, böylece sandığa gerek kalmadan ve sandık yenilgisi görmeden, bir beş yıl daha kazanılmış olacağı bir modele gidiş olacaktır.
Bu modelde demokrasi olarak sunulacak olup, başta CHP, ZP, İYİ P ve diğer muhalefet partilerinin hareketsiz kalmasını sağlayacakları düşünülmektedir.
...
Mevcut parlamentoda 400 milletvekili bulunur mu? DEM desteklerse bulunur.
Böyle bir anayasal düzenleme zor mu? Evet zor!..
Başarılabilirler mi? Bilemiyorum !..
Tutar mı, sanmıyorum ama bu da bir ihtimal...