Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Suriye’de neler oluyor

Yazının Giriş Tarihi: 02.12.2024 14:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 02.12.2024 15:59

İlk olarak 2011 yılında başlayan Arap Baharı’nın amacının , “diktatörlerin devrilmesi ve demokrasi getirilmesi “ olarak aktarılmasına rağmen, daha o dönemlerde Irak ve Suriye’nin, Şia, Kürtler ve Sunni yapılar olarak üçe parçalanacağı açıklanıyordu.

Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)’in denen stratejinin amaçladığı sonucun bir bölümü de buydu.

...

Bu model Irak’ta büyük oranda gerçekleşmesine rağmen, Suriye’de tam olarak gerçekleşmedi.

Bu planın hayata geçmesi için, Suriye’de toplumun etnisite ve meshebi yapılara bölünmesi gerekiyordu. Ancak, İran ve Rusya’nın desteği ile merkezi yönetim Esad, varlığını korumaya devam etti.

Ne var ki, buna karşılık ABD de Suriye’deki Kürtlere sahip çıktı.

Diğer taraftan, Kürtlerden kopmamak için, Rusya ve İran’ın da olduğu, Astana ve Soçi mutabakatında da etnisitelere anayasal özerklik dolaylı olarak kabul edildi.

...

Son bir yıl içerisinde İsrail’in Gazze ve Lübnan’da kazandığı başarı sonrası, süreç İran’ın gücünün kırılması ve Suriye’nin parçalanması aşamasına gelindi.

Güç dengeleri açısından Rusya’nın Ukrayna’da batağa saplanması, Lübnan’da Hizbullah’ın yenilgisi ile gerileyen İran’ın manevra alanının daralması, Esad’ın koruma alanını zayıflattı.

Tam bu aşamada Esad muhalifi yapılardan, PYD hariç hemen tüm örgütler, orta ve kuzey batı Suriye de bir saldırı gerçekleştirip, Halep ve İdlip’i kontrol altına aldılar. İkinci aşama olarak ÖSO kuzey batıya doğru, HTŞ ise orta ve güneye (Şam’a) doğru harekete devam etti.

...

Bu aşamayla gelinen durum ne ?

Türkiye’de Suriye’nin toprak bütünlüğü sık sık vurgulanmasına rağmen, gelinen durum ve mevcut saldırının toprak bütünlüğü kavramını çöpe attığı bir gerçek.

Bu gelişme başta Rusya ve İran’ın aleyhine, ABD ve İsrail’in lehine bir durum.

Bu tespit subjektif bir niyet beyanı değil, bir durum saptaması.

...

Peki bu gelişme, Türkiye’nin lehine mi, aleyhine mi?

Bunun yanıtı biraz karmaşık. Lehine olması bazı şartlara bağlı.

Tabii durum analizi de yapmak gerekiyor.

Maddeler halinde sorarsak:

Birincisi ABD’nin tavrıyla ilgili; ABD kendi silahlarını kullanan HTŞ’ye destek veriyor gibi gözükmekte.

Keza; bununla çatışıyor gibi duran PYD’ye de destek veriyor.

Burada amacın tamamen Esad’ı devirmek, Rusya’yı etkisiz kılmak ve İran’ı Suriye’den uzaklaştırmak olduğu anlaşılıyor. Dolayısıyla, PYD’yi fazla hırpalanmasına müsade etmemek koşuluyla, operasyonun sonuç vermesini bekleyebilir.

İkincisi bu operasyonun sahibliği ile ilgili; Operasyonun sahibi Türkiye mi?

Türkiye bu operasyonu ABD’ye rağmen, kendi başına verdiği bir kararla ÖSO ile HTŞ’ye destek vererek yapıyorsa eğer, Suriye’de denklem dışına itilmeyi engelleyeceğini göstermek için olduğu anlaşılıyor.

Bundan amaç, ABD’ye kafa tutmaktan çok, hem Esad’ı sıkıştırmak hem PYD’yi pazarlığa zorlamak olduğunu düşünüyorum.

Tabii bunda da bazı kritik noktalar var. Örneğin Rusya ve İran’la olan ilişkiler nereye varır?

Keza HTŞ, Kürtler konusunda aşırıya kaçarsa, ABD, AB ve İsrail ile ilişkiler hangi aşamaya gelir?

Türkiye, ÖSO yu tamamen kontrol edebiliyor olmasına rağmen, aynı kontrolü HTŞ üzerinde de yapabilecek mi?

HTŞ’nin dünyaca terör örgütü olarak kabul edilmesi algısına nasıl uzak duracak?

Bunlar kritik noktalar.

Üçüncüsü Suriye de kurulacak dengeyle ilgili; Kısa vadede sonuç alınır mı bilmem, ama varsayalım Esad devrildi. Bu durumda dengeler ne olur? Çünkü, HTŞ ve ÖSO gibi yapılar, “ Şeriyatçı, İslamcı terörist” vb. Bir propaganda ile batı için çabuk teşhir edilecek, karşılarında çok çabuk dünya ittifakı oluşacak olan yapılar.

Hatta , “bunlara karşı Kürt milisler kullanılmalıdır, o halde PYD’de tam destek vermeliyiz ” diyerek, yakın geçmişte olan politika yeniden hayata geçirilebilir.

Bu durumda Türkiye’nin Suriye’de dayandığı güç merkezleri neler olacak?

Bu çok önemli bir nokta.

...

Bu gelişmeyi değerlendirmek için, bu gibi sonuçlara makul mantıklı yanıtlar gerekir.

Bugün Türkiye’de yapılan yorumlara bakınca, yorum ve yorumcuları kabaca üç cepheye ayrılmak mümkün.

Birinciler; Bu operasyon tamamen ABD ve İsrail operasyonu olduğunu, Türkiye Esad ile birlikte Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana olması gerektiğini, ama Erdoğan yönetiminin, ABD ve İsrail’in projesine ortak olduğunu, Suriye’yi parçalayıp, BOP dahilinde büyük Kürdistan’ı kurma peşinde olduğunu düşünenler.

İkinciler; Esad yönetimi azınlıktır, büyük çoğunluk sunnidir. Erdoğan bu operasyonun arkasında durarak, Esad’ı devirip, hem Kürrtlerin batıya doğru koridor oluşturup, denize çıkmasını engellemekte, hem de Sunni ağırlıklı bir yeni Suriye yönetimi kurmak için destek vermekte olduğunu dile getirenler.

Üçüncüler ise romantikler; bunlarda Suriye nin parçalanarak, kuzey ve kuzey batı Suriye’nin (halep, İdlip vs dahil) Türkiye’ye bağlanacağı, bundan sonra işin Irak a gelerek, Musul ve Kerkük’ün de alınacağını, Türkiye nin yeniden imparatorluk olacağını düşünenler. Bu kesim bu opersayonun bunun bir parçası olduğu görüşündeler.

...

Eğer ABD Rusya’ya, “Ukrayna’daki güçlerimi çekiyorum, sen de Suriye’deki güçlerini çek, Esad sonrasını organize edelim, Türkiye’de Kürt Özerk Yönetimini tanımak koşuluyla, kuzey batı suriye’yi o kontrol etsin” şeklinde bir anlaşma yoksa, bizim gibi gelişmeleri açık kaynaklardan izleyenler için, sonuç 'kesin budur' diyebilmek için gelişmeler henüz flu.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.