Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Hepimiz EYS’li olduk

Yazının Giriş Tarihi: 25.04.2025 17:24
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.04.2025 17:26

Deprem uzmanlarını dinleyip; kaygılanıp,bir süre sonra da her şeyi unutmuş gibi yaparak kendimizi yaşamın akışına kaptırmak maalesef deprem rutinimiz oldu.

Birkaç gün önce, üst üste aldığımız kalp krizi haberlerinden sonra bunun nedeni “çağımızın kederi mi” acaba diye düşünür olmuştum . Haberleri takip ede ede,“Kalbimiz mi yoruldu,ruhumuzla bedenimiz farklı senkronizasyonlarda mı gidiyor bilmiyoruz, ama ters giden birşeyler olduğu kesin”derken, deprem yine kendini hatırlattı. Bir anda tüm ekranlar deprem uzmanlarının yorumları ile doldu. Birinin ak dediğine öteki kara derken ; bazıları zamanın dolduğunu ,bazıları da yorum yapmak için erken olduğunu söylüyordu. Tüm bunları zihnimizde yaşarken; diğer taraftan işlerimize ,okullarımıza gittik ve evlerimizde yaşamaya devam ettik. Ruhumuz nefes almaya çalışıyor, kalbimiz ise bundan bile suçluluk duyuyordu. Zaten süreç içinde dijital teknoloji ve sosyal medya sayesinde sağlık,deprem,siyaset,eğitim gibi pek çok alanda adeta kendimiz uzman olmuş muyduk ?Evet. Peki elimizden çok şey geliyor mu? Hayır .İşte bu noktada ,başlığımızdaki EYS meselesini açmak istiyorum:

“Enformasyon Yorgunluğu Sendromu” Aşırı enformasyona ,yani bilgi akışına bağlı kalmaktan kaynaklanan psişik bir hastalıktan söz ediyoruz. Bu sendromun en önemli semptomu ise analitik düşünce yetilerimizi felce uğratması .EYS,bununla da kalmıyor; bizi tükenmişlik ,çaresizlik gibi dehlizlere atıyor,pasifleştiriyor.Dijital bilgi çağında yaşarken özellikle biraz daha fazla duyalılığa sahip olan birey ,kendi psikolojik alt yapısı ile tüm duyduklarını ve okuduklarını birleştiriyor .İçine girdiği EYS , maalesef kişiyi mental çöküşe itiyor. Bu noktadan sonra, yaptıklarımız değil; yapamadıklarımız bizi bir girdabın içine doğru sürüklüyor. Elimiz kolumuz bağlanmış hissediyoruz.

Bazılarımız ise bundan farklı olarak “Liberosis” olmayı tercih ediyor.Yani olayları artık hiç önemsemez görünerek ,kötü düşünceleri arkada bırakarak özgür hissedebilmek.

Kim daha özgürdür,kim daha fazla kendi dehlizlerinde kaybolmuştur bilemeyiz ama bildiğimiz bir şey var ki; Bu yaşanananlar bazı bünyelere,hassas kalplere ağır gelebiliyor.

Carl Gustav Jung der ki: “Krizler,sarsıntılar ve hastalıklar tesadüfen ortaya çıkmaz .Bir gidişatı düzeltmemiz,yeni yönelimler keşfetmemiz ,başka yollar deneyimlememiz için bir gösterge görevi görürler” Oldukça optimist bir bakış açısı olsa da enformasyon yorgunluğu yaşayan biri olarak İsviçreli Psikiyatr Jung’a inanmak istiyorum.

Umarım ki şu anda yaşadığımız tüm krizler, bize açılacak yeni yolların yeşil ışığı olsun.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
ogaste En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.