Yıl 1880, İrlanda.

Ülke İngilizler tarafından yönetiliyor. Köylüler geçinebilmek için İngiliz lordlarından toprak kiralamak suretiyle tarım yapabiliyorlar. Fakat kiralardaki artış günden güne yaşamlarını zorlar hale getiriyor. Ve o yıl maalesef hasattan verim alınamıyor. Çifçiler de bir araya gelip toprak sahiplerinden kirada indirim istiyorlar, çünkü hasattan para kazanamadıkları için kirayı da ödeyemez durumdalar. Toprak sahipleri lordlar bu durumu kabul etmiyorlar ve konu ile ilgili olarak, dönemin gayrimenkul yöneticisi olan Charles Boycott'a yetki veriyorlar. Yani, köylüyle muhatap olmuyorlar ve durumu idare etmek Charles Boycott'a kalıyor. O ise, köylüleri dinlemek, çözüm bulmak şöyle dursun, onlara hiç acımıyor. Kirasını vermeyeni tahliye ediyor, köylüleri emek verdikleri topraklardan topraklardan kovuyor. Aslında esas hikâyenin başladığı nokta da burası.

Köylüler hiç seslerini çıkarmadan denileni yapıyorlar. Kimse taşkınlık yapmıyor,şiddet asla yok, sessizce söylenileni yapıyorlar. Charles Boycott da bu sözde başarısı ile gururlu gururlu ortalıkta dolaşıyor. Ama daha sonra köylüler ,yaptıkları ile değil; yapmadıkları ile tarihe geçiyorlar.

O günden sonra hiç kimse Charles Boycott ile konuşmuyor. Kimse evini temizlemiyor, kimse ona bir şey satmıyor. Tarlasını kimse sürmüyor. Düşünün şimdi: Konunun postacı ile ilgisi yok ama postacı da kendisine postalarını getirmiyor. Herkes konuyu sosyal sorumluluk olarak görüyor. Hayat Charles Boycott için duruyor, adam sanki hiç yokmuş gibi davranıyorlar. Her konuda çaresiz bırakıyorlar. Çok sessiz ve şiddetsiz bir eylem olmasına rağmen bu olay gazete manşetlerinde epey ses getiriyor ve dünyanın konuştuğu bir kişi olarak Boycott, tarihe geçiyor.

Charles Boycott her ne kadar yok sayılması ile tarihe geçmiş olsa da, “zamanla sadece kişiye değil markalara ve firmalara yapılan yok sayılma” bir yöntem hâline geliyor.

Bugün en sık duyduğumuz kelimelerden biri olan boykot: Bir amacı gerçekleştirme ve baskı yapma amaçlı olarak; bir kimse, firma, kuruluş ya da ülke ile her türlü ilişkiyi kesme kararı olarak tanımlanmakta. ‘Kim hangi firmaya yapar, haklıdır haksızdır’ onu bilemeyiz ancak bir gerçek var ki:

Boykot sessiz atılıp da en fazla ses getirebilen çığlıktır. Çünkü güç her zaman bağırarak ses çıkarmak anlamına gelmez. Bazen yapılmayan şeyler yapılandan daha evla hale gelir

Bu yazıya dip not:Boykot sadece Batıda değil Doğu ülkelerinde de bilinmektedir.

Kuran-ı Kerim Hud Suresi 113. Ayet “Zulüm edenlere destek olmayın, yoksa o ateş size de dokunur.” demektedir.